Kategori: Cinsel Terapi

Cinsel Sorunların Sebebi Nedir?

Yaklaşık her 3 kişiden biri hayatının bir döneminde bir cinsel işlev bozukluğu yaşıyor. Yanlış inançlar (mitler), cinsel bilgilenmede yetersizlik, bazı hastalık ve ilaçlar, sigara alkol gibi alışkanlıklar cinsel işlev bozukluklarına neden olabilmektedir. Başta depresyon olmak üzere ruhsal hastalıklar da cinsel işlev bozukluklarının önemli nedenlerini oluşturur.

CETAD tarafından yapılan bir araştırmada toplumsal bakışın ve geleneklerin cinsel sorunların önemli bir kaynağı olduğunu ortaya konuyor. Araştırmada %62 eğitimsizlik ve bilgisizlik en sık neden. Önyargılar, toplumsal adetler, ananeler ve stres toplumun cinselliğe yaklaşımın önemli ölçüde etkiliyor.     Bizim gibi doğu kültürüne yakın toplumlarda oranlar gittikçe artıyor.

EREKTİL DİSFONSİYON SERTLEŞME BOZUKLUĞU

EREKTİL DİSFONSİYON (SERTLEŞME GÜÇLÜĞÜ)

 

Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, yeterli bir sertleşme sağlayamama ya da cinsel etkinlik bitene dek bunu sürdürememeye sertleşme bozukluğu denir.

Sıklık
Tüm erişkin erkek popülasyonun %10-20’sinde görülmektedir, 40-70 yaşları arasındaki erkeklerde  %52 oranında görülmektedir. Yani sertleşme bozukluğunun görülme oranı  yaşla birlikte artmaktadır.

Aslında erken boşalma sorunu daha fazla görülmesine  rağmen cinsel işlev bozukluğuyla başvurma oranı açısından sertleşme bozukluğu ilk sıradadır. Bunun sebebi de sertleşme bozukluğunun cinsel birleşmeye engel teşkil etmesidir.

Nedenleri
Erektil disfonksiyonun nedenlerini organik ve psikojenik olarak ayırabiliriz.

Sertleşme Bozukluğunun organik nedenleri
Damar hastalıkları en sık nedendir. Damarlarda daralmanın ilk belirtisi sertleşme sorunu olabilir. Bunun dışında diabet, felç, beyin ve spinal tümörler, Multipl Skleroz, Parkinson gibi nörolojik hastalıklar, ilaçlar, alkol, madde kullanımı sertleşme bozukluğuna yol açar.

Eğer ikincil olarak ve ileri yaşlarda ortaya çıkıyorsa organisite şüphesi mutlaka var olmalıdır. Klinisyen bu şüpheyi dışlamadan sorunu psikojenik kökenli bir sorun olarak kabul etmemelidir.

Sertleşme Bozukluğunun psikojenik nedenleri
Psikojenik sertleşme bozukluğunun nedenlerini gelişimsel, etkileşimsel, psikiyatrik olmayan ve psikiyatrik nedenler olarak sınıflayabiliriz.

Sertleşme bozukluğunun gelişmesinde rol oynayan , cinsel bilgi eksikliği, yanlış bilgiler, cinsel mitler, yetiştiriliş biçimi, travmatik cinsel deneyimler, baskıcı aile ortamı, ensesti sayabiliriz.

Çift ilişkisinin dinamikleri, iletişim sorunları, çatışmalar, evlilik dışı ilgi veya ilişki, partnerin cinsel isteksizliği sertleşme bozukluğunun ilişkiyle ilgili nedenleridir.
Yaşam dönemi ve zorlukları, yaşlanma, sağlıkla ilgili kaygılar psikojenik nedenleri arasındadır.

Ayrıca, performans anksiyetesi, depresyon ve anksiyete bozuklukları sertleşme bozukluğunun psikiyatrik nedenleridir.

Tanı
Sertleşme bozukluğunun tanısını koyarken organik, psikojenik ayırımı yapmak gerekir.

Sertleşme sorunu ilk cinsel aktiviteden itibaren mi mevcut, yoksa tetikleyici bir olay var mı sorusu birincil-ikincil ayrımını yapmayı sağlar.

Sertleşme sorunu, yalnızca danışan bireyin partneri ile beraberliği sırasında mı oluşuyor, başka partnerle de oluşuyor mu, mastürbasyonda  sertleşme sorunu oluyor mu soruları durumsal-total ayrımını sağlar.

Uygun zaman, uygun yer, uygun kişi koşullarının varlığında sertleşme sorunu oluyor mu, sertleşme sorunu yavaş yavaş mı yoksa aniden mi ortaya çıkmış, sertleşme sorunu pozisyon değişikliğine bağlı olarak artıp azalıyor mu, sertleşme sorununun ortaya çıkışının hemen öncesinde kullanılan bir ilaç ya da geçirilmiş bir operasyon var mı, sabah sertleşmeleri oluyor mu, yetersiz uyarı , cinsel istek azlığı , orgazm bozuklukları, partnerde cinsel işlev bozukluğu, ilişki sorunları, eş reddi, eşcinsellik, sıklık uyumsuzluğu, fizyolojik değişiklikler (yaşlılık gibi) var mı sorgulanmalıdır.

Sertleşme sorunu birincil bir sorunsa,  total  ise, yani hem cinsel ilişki hem mastürbasyonda ortaya çıkıyorsa, yavaş yavaş ortaya çıkmışsa, pozisyon değişikliği ile artan azalan sertleşme varsa, organik nedenler düşünülmelidir.

Spontan sertleşmeler oluyorsa, sabah sertleşmeleri, mastürbasyon sırasında sertleşme, başka partnerle sertleşme oluyorsa, organisite faktöründen uzaklaşılır.

Tedavi
Sertleşme bozukluğunun tedavisi  nedene bağlı olarak değişmektedir . Eğer bedensel bir hastalık söz konusuysa, herhangi bir psikiyatrik hastalığa bağlı  ortaya çıkmışsa  öncelikle bu hastalıklar  tedavi edilmelidir. Eşle ilgili iletişim ve ilişki sorunlarına bağlı olarak ortaya çıkmışsa öncelikle evlilik tedavisi uygulanmalıdır.

Organik nedenler söz konusu olduğunda, fosfodiesteraz tip 5 inhibitörleri, transuretral ilaç uygulaması, intrakavernöz enjeksiyon ve vakum cihazı tedavide kullanılmaktadır. Sertleşme bozukluğunun sebebi organik de olsa zaman içinde bu kişilerde psikolojik sorunlar  eklendiğinden mutlaka psikolojik destek de verilmelidir.

Psikojenik nedenler varsa cinsel terapi uygulanmaktadır. tedavi 1-4 ay sürmektedir, eğer partneri varsa partneriyle birlikte ortalama haftada bir olarak cinsel tedavi  uygulanmaktadır, çift tedavisinde tedavi başarısı daha yüksektir.

 

Kaynak:CETAD

EŞLER ARASI İLETİŞİM VE İLETİŞİMSİZLİK

İletişim, bir bilginin, haberin, duygu ya da düşüncelerin söz, işaret veya hareket yoluyla aktarılmasıdır. İletişim için en az 2 taraflı bir kaynak olması gerekir. Yani taraflar arasında alınması ve verilmesi gerekir. Her yeni bir bilgi alan kişide bir değişim anlamına gelir. İnsanın olduğu her alanda iletişim mutlaka vardır. Çünkü sözel olmasa bile mimik, duruş, ses tonu da bir iletişim biçimidir. Kişiler arası iletişim açık, maskeli, dolaylı, dolaysız, kabullenici, ret edici şekilde olabilir. Ailenin temel gereksinimleri için mutlak iletişim ihtiyacı vardır. Çünkü aile bireylerinin duygusal gereksinimini karşılamak, duyguların karşılıklı aktarımını yapmak ve bağlanmanın sağlanabilmesi için iletişime ihtiyacı vardır.

Aile içi iletişimler çoğu zaman gündelik konularla ilgilidir. Ve iletişim küçük adımlardan oluşur. ‘Seninle bağ kurmak istiyorum, seninle yatışmam lazım’ anlamına gelen bu adımlar söz, bakış, vücut dili ile ifade edilir. Eş tarafından olumlu yanıt alınan ilişkilerin daha kalıcı olduğu görülmektedir. Boşanan çiftlerde ise kadınların yarısının eşinin adımlarına karşı meşgul gibi davranması, erkeklerin tamamına yakınının karısının adımlarını görmezden geldiği saptanmıştır. Çiftler çoğu zaman gündelik konulardan bahsettikleri için aralarındaki iletişimde konunun öneminden ziyade karşıdakinin attığı adımlara yanıt verme biçimi önemlidir. Her iki taraf içinde fikirlerinin, anlayışlarının, çabalarının karşıdaki için değerli bulunduğunu, takdir edildiğini bilmeye ihtiyacı vardır.

Eşlerden birisi iletişim için adım attığında diğer taraf ilgi göstermek, dikkatle dinlemek şeklinde olumlu bir tepki, itiraz etmek, alay etmek şeklinde eleştirel ya da tartışmacı bir tepki son olarak ta meşgul görünmek, yok saymak, ilgisiz bir şey söylemek gibi uzak durucu bir tepki veriri. Her 3 tepki de karşıdaki kişide duygusal bir yanıtın oluşmasını sağlayacaktır. Olumsuz ya da uzak durucu tepki iletişimin bozulmasına neden olsa da tamamen kesilmesinden daha iyidir. Çünkü iletişim kesildiği an problemlerin çözümü için yapacak bir şey kalmamıştır. Olumlu yanıt veren çiftlerde ise ortaya çıkan iyi duygular biriktirilir ve bir gün bir sorunla karşılaşıldığında kullanılacak bir depo işlevi görür.

 

 

 

Evlilikte sıklıkla görülen 10 iletişim hatası:

  • Tarafların birbirlerinde olumsuz olan yönlere odaklanmaları, yıkıcı eleştiriler.
  • Genelleme: basit bir günlük olayda dahi kişiliğine yönelik yargılayıcı, davranışı genelleyici bir tutum.
  • Akıl okuma: Eşlerin kendilerine söylenenin arkasındaki gizli niyeti yakalama eğilimi göstermesi
  • Sürekli geçmiş yaşantıların gündeme getirilmesi
  • Kendini haklı, eşini haksız duruma sokmak için çaba sarf etme
  • Kendi davranışları ile ilgili sorumluluk almayıp, karşı tarafa yükleme
  • Dolaylı ifadeler.
  • Duygusal tepkilere kapıları kapatarak sürekli mantıklı bir açıklama getirme çabası
  • Ses yükseltme
  • Karşı tarafı kendi doğrularına göre düzeltme çabası

 

İletişim hatalarının düzeltilmesi önerileri:

  • Yıkıcı eleştirilerin yapıcıya dönüştürülmesi. Sen ile başlayan cümleler yerine ‘Ben’ dilinin kullanılması. Böylece karşı tarafın niyetiyle ilgili bir yorum yapılmadan, eleştirilmeden kişi kendi duygularını dile getirmiş olur. Genel bir anlatım ve eleştiri yerine belirli bir davranış biçimine yönelik özgül bir anlatım tercih edilmiş olur.
  • Genelleme yerine o duruma özgül ifadelerin tercih edilmesi. Beni her zaman aşağılıyorsun yerine, bugün arkadaşlarımın yanında söylediklerin beni mahcup etti.
  • Kendi davranışlarına ilişkin sorumluluk alınmasının sağlanması. ‘Senin yüzünden sinirleniyorum, beni delirtiyorsun’ yerine ‘bazen öfkemi kontrol edemiyorum’
  • Mantıksal tartışmalar yerine, duyguların ifade edilmesi. ‘Senin söylediklerin aklıma yatmasa da senin için yapabilirim / deneyebilirim.
  • Olumlu davranışları görme ve bugüne odaklanma. ‘Keşke bunu daha önce yapsaydın’ yerine, ‘daha önce yapmadığın davranışları bugün yapıyor olman beni mutlu ediyor.’

Cinsel İsteksizlik

Cinsel istek; biyolojik ve zihinsel sürecin bir sonucudur. Nörofizyolojik ve psikolojik süreçler ile endokrin sistem tarafından oluşturulan bir motivasyon kaynağı ve içgüdüsel bir durumdur.

Cinsel isteksizlik; kadınlarda erkeklerden daha sık görülen, belli bir eşe ve sevişme şekline karşı, hemen her zaman kaçınma davranışının eşlik ettiği bir cinsel işlev bozukluğudur. Eşin cinsel arzu ve talepleri olduğunda isteksizlik daha da artar. Kadınlarda duygusal eksikliğe ve cinsel doyum yaşanmamasına tepki olarak ya da pasif bir dirençle iğrenme nedeniyle, erkekler ise başarısızlık korkusu gibi nedenlerle cinsellikten uzak durur. Eşin isteği, sert bir tutumla geri çevrilebilir, sabredilerek katlanılabilir ya da cinsellikten kaçışla sonuçlanabilir.

Cinsel yaşamın başından beri olabileceği gibi (bu kişilerde cinsel düşlem, mastürbasyon isteği de az ya da yoktur) sonradan da cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir. Sonradan gelişmiş olan cinsel isteksizlik; cinsel bilgi ve deneyim yetersizliği, ilk gece korkusu, eşe yetemeyeceği düşüncesi, çocuk olması düşüncesi, çocuk doğduktan sonraki süreç, ilişki sorunlarına paralel, kendisi veya eşin stresli yaşam olayları, menapoz gibi nedenlere bağlı olabilir.

Cinsel isteksizlik, cinsel yaşamın başından beri varsa öncelikli olarak tıbbi nedenler (kronik fiziksel ve ruhsal hastalıklar) ve sürekli kullanılan ilaçlar araştırılmalıdır. Sonradan ortaya çıkan cinsel isteksizlikte ise eş ilişkisinde bozulma ön plandadır. Cinsel isteksizlik değerlendirmesinde tek başına eş ile olan durum değil, kişinin kendiliğinden gelen fantezi, mastürbasyon sıklığı, farklı kadın/erkekleri çekici bulup bulmadığı dikkate alınmalıdır.

Görüldüğü gibi cinsel isteksizlik bir çok faktörden ortaya çıkabilen, durumsal olabilen, altta yatan bir neden olduğunda kolaylıkla geri dönebilen, ilişki sorunlarında çift terapisi ve cinsel terapi ile çözüm üretilebilen bir işlev bozukluğudur.

Erken Boşalma

Tanım

Erken boşalma, penisin vajene girmesinden önce ya da hemen sonra, sınırlı bir cinsel uyarıyla kişinin istemi olmaksızın boşalması ve bu olayın kişide belirgin bir sıkıntı yol açması durumu olarak tanımlanır. Bu tanının konabilmesi için kişinin cinsel olgunluk yaşında olması ve belirli bir sıklıkta cinsel ilişki yaşıyor olması gerekmektedir.

Erken boşalma erkekte en sık görülen cinsel işlev bozukluğu olup, toplumda hemen her 3-4 erkekten birinde bulunmaktadır.

Erken boşalma tanısının konabilmesi için belirli bir cinsel deneyim gerekmektedir. Her genç erkek boşalma üzerinde denetim becerisi olmadığından ilk cinsel deneyimlerinde kontrolsüz boşalır. Boşalma üzerinde denetim zamanla ve cinsel deneyim ile kazanılır. Bu bir tür öğrenme sürecidir.  Bununla birlikte bazı etkenler erken boşalma sorununa yol açabilmektedir. Örneğin cinselliğin geç yaşanması, cinsel deneyimin yetersiz oluşu, birleşmeye endeksli cinsellik, kaygılı ortamda cinsellik, boşalmayı hedefleyen cinsellik gibi durumlar boşalma kontrolünün öğrenilmesini güçleştirmektedir.  Bunlar arasında öne çıkan etken kaygıdır.

Cinsellik yaşanırken kaygı ne kadar fazla olursa öğrenme süreci o derece aksar. İlk deneyimlerin paralı ya da riskli cinsellikler ile yaşanılması, her an yakalanma kaygısı ile yaşanan cinselliklerde kaygı yüksek olur ve boşalma denetimi yetisi kazanılamaz. Ayrıca geç cinsellik yaşamak da bir etkendir. Kişi partneri ile rahat bir ortamda olsa bile kendisi rahat değilse bu denetimi kazanamayabilir. Kaygı yalnızca beden duyumlarının fark edilmesini ve öğrenmeyi engellemez aynı zamanda boşalma refleksini de başlatır.

Erken boşalması olan erkekler ile ilgili hızlı yemek yedikleri, hızlı araba kullandıkları gibi bir takım yorumların bilimsel geçerliliği yoktur.

Gidiş

Erken boşalması olan erkeklerde sorun ilk başta hafif olup zamanla şiddetlenebilir. Son zamanlarda tanı için birleşme süresinin 1 dakikanın altına inmesi koşulu öne sürülmüştür. En ağır formu birleşme gerçekleşmeden birleşme denemesi sırasında ya da ön sevişmede boşalmanın olmasıdır.

Erken boşalma zamanla hem erkeğin hem de partnerinin cinselliğini ve cinsellik dışı yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sorun genellikle başka cinsel sorunlara da yol açmaktadır. En sık erkeklerde cinsel isteksizlik ve sertleşme sorunlarına yol açar. Bazı durumlarda erkekler erken boşalma sorunlarını partnerlerine hissettirmemeye çalışırlar. Bu ise çift arasında iletişim sorunlarına ve buna bağlı cinsel sorunlara yol açabilir. Heteroseksüel çiftlerde kadınlarda cinsel isteksizlik, orgazm olamama ve erkeğin ön sevişmeye yeterli zaman ayırmaması neticesinde uyarılma bozuklukları olabilir. Ağır formlarında birleşme gerçekleşemez. Çiftler soruna yapıcı bir şekilde yaklaşmadıkları takdirde ciddi ilişki sorunları yaşayabilirler.

Ne Yapmalı

Erken boşalma sorunu olduğunu düşünen erkelerin ilk önce gerçekten sorunlarının olup olmadığını değerlendirmeleri, gerekirse bir hekime danışmaları gerekmektedir. Durum ne olursa olsun kaygılı olmak, cinsellik sırasında boşalmaktan korkma ya da başarısız olma gibi kaygı artırıcı düşünceler taşımak sorunu artıracaktır. Erken boşalma çok yaygın bir sorundur. Bu hem erkek hem de partneri tarafından bilinmelidir. Bu nedenle sorun yalnızca kendisindeymiş gibi erkeğin kendini suçlaması ya da yetersiz ve değersiz görmesi gibi tutumlar ek ruhsal sorunlara yol açabilir. Partnerin yargılayıcı tutumu da kaygıyı ve erken boşalma şiddetini artırabilir. Cinsel iletişim, cinsellik sırasında rahat tutum, birleşme dışı cinselliğe yönelme sorunun etkilerini ve şiddetini azaltır, daha kolay yaşanmasını sağlar. Cinsel iletişimi iyi olan ve ilişki sorunu yaşamayan çiftlerde cinsel terapiler daha başarılıdır.

Doğru Tedavi

Tıbbi yöntemler içinde kesin tedavi sağlayanı cinsel terapidir. Kişinin partneri ile birlikte tedavi edildiği cinsel terapiler temel olarak erkeğe boşalma denetimini kazanmasını hedefler.

Dur-başlat vb tekniklerin uygulandığı bu tedavide amaç yalnızca boşalma denetiminin sağlanması değil aynı zamanda yanlış cinsel inanışların düzeltilmesi, kaliteli ön sevişmenin sağlanması, cinsel iletişimin öğrenilmesi ve birleşmeyi değil cinselliğin bütününden haz almayı hedefleyen bir cinsellik algısının oluşmasının sağlanmasıdır. Bu tedavi cinsel terapi eğitimi almış ruh sağlığı profesyonellerince yapılabilir.

Bazı ilaçların yan etkileri kullanılarak da geçici tedavi yapılabilmektedir. Bunlar psikiyatride kullanılan bazı ilaçlardır. Bu ilaçların da son zamanlarda uygun olmayan şekilde hastalara verildiği gözlenmektedir.

Henüz ülkemizde erken boşalma tedavisinde kullanılmak üzere ruhsat almış bir ilaç bulunmamaktadır.

Yanlış Tedaviler

Erken boşalma çok sık rastlanan bir sorundur. Bu sorunun tedavisi ise ciddi bir pazar yaratmakta, bir çok kişi yanlış tedaviler ile sömürülmektedir. Cinsel sorunların ifade edilmesindeki güçlükler, tedavi kurumlarının yetersizlikleri, tedavinin çaba gerektiriyor oluşu ve benzeri bir çok etken bu sorunu ile baş etmek isteyen erkeklerin uygun olmayan yollardan kendini tedavi etme arayışına neden olmaktadır. Özellikle merdiven altı olarak tabir edilen yöntemler ile içeriği belirsiz bir takım ilaç ya da spreyler çok geniş bir alıcı çevresine ulaşmaktadır. İnternetin yaygınlaşması ile bu tür maddelerin satışı artmış, ciddi bir halk sağlığı sorununa dönüşmüştür.

En sık kullanılan yöntem geciktirici sprey kullanımıdır. Geciktirici sprey ile penisin hissizleşmesi sağlanarak boşalma süresinin uzaması amaçlanmaktadır. Aslında bu sprey ya da jellerin içeriği lokal anestezide kullanılan maddeleri ihtiva etmektedir. Cinsel birleşme sırasında partnerin de cinsel bölgesine bulaşır ise her iki tarafta da haz kaybına neden olur. Bazılarının etkisi uzun sürdüğünden boşalma sonrası tekrar sertleşme için çok zaman geçmesi gerekebilir.

Diğer bir yöntem içeriğinin ne olduğu bilinmeyen bitkisel ilaçların kullanılmasıdır. Bu ilaçların içinde bitkisel özlerden çok ciddi kimyasal maddeler bulunmaktadır. Bitki özleri bile olsa bu maddeler insan sağlığı için risk oluşturmakta, tedavi edici özellikleri bulunmamaktadır. Bu ilaçların içinde zehirlenmelere yol açabilecek maddeler bulunabilmekte, ciddi akıl hastalıklarına ya da organ hasarlarına neden olabilmektedirler.

Kaynak: CETAD