Yazılarım

BİPOLAR BOZUKLUK

Bipolar bozukluk, iki uçlu bozukluk ya da manik-depresif hastalık olarak ta bilinen, mani ve depresyon dönemleriyle karakterize bir ruhsal bozukluktur. Mani ve depresyon birbirine zıt alevlenme ve yatışma dönemleridir. Mani dönemi, kişinin aşırı ve abartılı coşku yaşadığı, enerjik hissettiği, uyku ihtiyacının azaldığı, kendisini olduğundan daha iyi, önemli, güçlü hissettiği ve duygu durumunun çok yükseldiği bir dönemdir. Depresyon ise değersizlik, mutsuzluk, karamsarlık, zevk alamamanın hakim olduğu, zaman zaman ölüm düşüncelerinin eşlik edebildiği çökkünlük dönemidir.  Hastalık dönemleri dışında kişi neredeyse tama yakın normale döner.  Bazı hastalarda ise yaşamı kısmen etkileyen belirtiler görülebilir.

Farklı toplumlarda değişmekle birlikte ortalama olarak  % 1,5 sıklığında görülmektedir. Birinci derece yakınlarında bipolar bozukluğu bulunanlarda topluma göre 7 kat daha fazla görülmektedir.  Başlangıç yaşı genellikle 20-30’dur.  Bipolar hastaların büyük çoğunluğu ilk ataklarını geç ergenlik dönemlerinde yaşarlar. Başlangıç yaşının saptanması her zaman mümkün değildir. Özellikle ilk belirtiler depresif dönemse, fark edilip tedavi başvurusu yapılıncaya kadar geçen dönem arası uzundur.

Kadın ve erkeklerde benzer sıklıkta görülür.  Kadınlarda hızlı döngülülük (yılda 4 veya daha fazla atak) ve beraberinde yeme bozuklukları sıklıkla eşlik ederken, erkeklerde hastalığın manik dönemle başlaması ve beraberinde alkol kötüye kullanımı/bağımlılığı ve davranış sorunları sıklıkla izlenmektedir. Kadınlar doğum sonrası ilk 4 hafta hastalığın alevlenmesi açısından risk altındadırlar. Çocukluk çağı bipolar bozukluk hastalarında %40-90 oranında Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), karşıt olma- karşıt gelme bozukluğu, davranım bozukluğu ve madde kullanım bozukluklarının da eşlik ettiği izlenmektedir.

BELİRTİLER

Mani döneminde;

En az 1 hafta süreyle yükselmiş olağan dışı duygu durumu klinik tablaya hakimdir.

Sıklıkla dini, politik, ekonomik, cinsel ya da kötülük görme ile ilgili yoğun düşünce uğraşları vardır.

Kişi, çok konuşkan,  aşırı hareketli ve coşkuludur.

Renkli giyim ve aşırı makyaj yapabilir. İhtiyaç dışı alışveriş/para harcama yapabilir.

Garip davranışları olabilir. Tanımadığı insanlarla kolay iletişim kurar, samimi olur ancak ilişki yüzeyseldir.  Uygunsuz el kol hareketleri, şakalar yapabilir.

Düşünce akışı hızlıdır yani hızlı düşünür, konuşurken konudan konuya atlar, fikir uçuşmaları yaşar.

Özgüveni yüksektir, kendince üstün yeteneklidir, birçok insandan büyüklenmecidir.

Bulaşıcı bir neşesi vardır, çoğu zaman karşısında ki insanda gülümsemeye neden olacak davranış ve konuşmaları olur. Ama bazen de neşenin yerini öfke alabilir.

Uyku azalır, kilo kaybı yaşar, enerjik davranışları nedeniyle bir süre sonra bitkin düşer.

Mesleki ve toplumsal işlevselliği azalır.

 

Depresyon döneminde;

Duygu durumuna mutsuzluk, karamsarlık, umutsuzluk hakimdir.

Değersizlik düşünceleri, suçluluk ve pişmanlık duyarlar.

Eskiden yaptığı iş ve etkinliklerden keyif alamama, yapmak istememe ortaya çıkar.

Uykusuzluk, iştahsızlık, kilo kaybı, cinsel istekte azalma vardır.

Ölüm ve intihar düşünceleri eşlik edebilir.

Depresyon belirtileri bazen tipik klinik tablonun terine seyreder.  Çok uyuma (hipersomnia), hiperfaji (aşırı yemek yeme) görülebilir.

 

Karma (mikst) dönemde;

Tam bir mani tablosunun yanı sıra depresyonun en az üç belirtisinin birlikte görülmesidir. Kabarmış ve taşkın duygu durumu, irritabilite, kızgınlık, anksiyete, çökkünlük, duygu durumunda oynaklık, çok konuşma,ajitasyon, uykusuzluk ve büyüklenmecilik ile karakterizedir.  Kadınlarda daha sık görülür ve intihar riski daha yüksektir.

 

HASTALIK SÜRECİ VE SONLANIM

Bipolar bozukluk çoğunlukla depresif dönemle başlar. Hastaların %90’ında ilk manik atak sonrasında hastalık dönemleri (epizod)  tekrarlamaktadır. Kişi yaşlandıkça hastalık dönemleri arasındaki süre kısalma eğilimindedir. Hastaların büyük bir kısmı hastalık dönemleri arasında işlevsellik düzeylerine tam olarak geri dönebilirken, kimi de kişiler arası ve mesleki zorluklar yaşamaya devam ederler.

Hızlı döngülü hastalık dönemleri, hastalık öncesi düşük işlevsellik, madde ve alkol kullanım bozukluğu öyküsü, hastalık sırasında uyumsuz psikotik belirtiler yaşamak kötü gidiş ile ilişkilidir. Topluma göre intihar riski 15 kat daha fazladır ve genellikle depresyon döneminde olur.

DİĞER RUHSAL BOZUKLUKLAR VE TIBBİ HASTALIKLARLA BİRLİKTELİK

Bipolar bozukluğu olan hastaların %50-70’inde başka bir ruhsal hastalık da eşlik eder. En sık olarak ‘Kaygı Bozuklukları’ (anksiyete) daha sonra madde ve alkol kötüye kullanım/ bağımlılığı eşlik eder. Eşlik eden ruhsal hastalıklar varlığında hastalığın gidişinin daha kötü, mesleki işlevlerde yetersizliğin daha belirgin olduğu, hastalık dönemlerinin daha ağır geçeceği öngörülür.

Bipolar bozukluğa %28 Migren, %58 aşırı kilo, %10 tip II diabet ve %10 oranında hipotiroidizm eşlik eder. Tıbbi hastalık ek tanısı kadınlarda daha fazladır.  Obezitenin görülme nedeni bu hastalarda egzersiz yapmama, aşırı karbonhidrat tüketimi, antipsikotik ilaç kullanma ve yeme bozukluklarının eşlik etmesidir.

TEDAVİ

Bipolar bozukluk hastalarında uygun tedavi ile önemli oranda duygudurum dalgalanmaları ve beraberindeki hastalık belirtilerinin iyileşmesi sağlanabilir. Diğer taraftan kişi tedavi almadığında hastalık seyri kötüleşir, ataklar arası dönem kısalır, mani ve depresif dönemler daha ağır seyreder ve hastalık dışı dönemdeki iyilik hali yerini kısmen devam eden belirtilere bırakır. Tedavi ile hastalık şiddeti daha az, yaşam kalitesi yüksek bir hayat sürülebilir.

Tedavi yaklaşımında akut dönemin tedavisi ve tablo yatıştıktan sonra koruyucu tedavi süreci vardır. Akut mani döneminde temel amaçlar, riskli davranışların hızlıca kontrol altına alınması ve belirtilerin yatıştırılmasıdır. Hastanın nerede, nasıl ve ne ile tedavi edileceği kararı verilirken, her hasta için mevcut durum özellikleri tek tek ele alınmalıdır. İlk ataksa, kendisine ve çevresine zarar verici davranışları varsa, ayaktan tedaviye uyum gösteremeyecek durumda ise hastaneye yatırılması düşünülmelidir. Hastalığına karşı iç görüsü varsa, aile desteği yeterli ise ve ilaç uyumu varsa ayaktan tedavisi planlanabilir. Akut mani tablosunda ‘duygudurum düzenleyiciler’, ‘antipsikotikler’ ve ‘benzodiazepinler’  adı verilen ilaçlarla tedavi düzenlenir. Bazı özellikle durumlarda ise Elektrokonvülsif tedavi (EKT) planlanır. Depresyon döneminde antidepresanların yanı sıra duygudurum düzenleyiciler, psikotik bulguların varlığında antipsikotikler ve EKT tercih edilir.

Bipolar bozukluk yineleme riski çok yüksek bir hastalıktır. Hastaların üçte ikisi beş yıl içinde tekrar hastalanır. Ayrıca özkıyım riski, hastalık dönemlerine eşlik eden alkol ve madde kullanım bozuklukları gibi eşzamanlı hastalıkların varlığı ve arası kişiler arası sorunlar yaşayabileceği için koruyucu tedavi gereklidir. Koruyucu tedavide duygudurum düzenleyiciler tercih edilmektedir. Genellikle ikini ataktan sonra koruyucu tedavi başlanmaktadır. Ancak ilk atak hastalık döneminin ağır ve psikotik bulguların varlığı, hastalık dönemi sırasında ağır davranış sorunlarının olması, davranışların yaşamsal ya da psikososyal alanlarda ağır sonuçlar yaratabilecek düzeyde olması, hastanın sosyal açıdan kritik bir dönemde bulunması, ailede hastalık öyküsünün bulunması, yaşam kalitesinin bozulmuş olması ve kendisinin koruyucu tedavi istemesi durumunda ilk hastalık atağından sonra da başlanabilir.

İlaç tedavinsin yanı sıra destekleyici olarak psikososyal girişim teknikleri de uygulanmaktadır. Psikoeğitim, ilaç tedavisine uyumu desteklemek, hastayı ve aileyi eğitmek, ilaç yan etkileri konusunda bilgilendirmek, hastalığı kabullenmekte olan dirençleri anlayıp üstesinden gelmek ve endişeleri gidermek için gereklidir. Yine aile odaklı terapiler, ailenin desteğinin sağlanması ve arttırılması, hastalık hakkında bilinçlendirilerek atakların erken dönemde fark edilmesi, eleştirel ve olumsuz tutumların değiştirilmesi amacıyla uygulanmaktadır. Yine hastalığa yönelik içgörü kazandırılması, kişin günlük aktivitelerinin düzenlenmesi, kişiler arası sorunları en aza indirmeye ve ilaç uyumunu artırmaya yönelik bireysel psikoterapilerden de faydalanılmakdır.

Son olarak, bipolar bozukluk hastaları özellikle mani döneminde yaşanılan canlılığı hastalık lehine yorumlayamazlar. Bu nedenle aile ve arkadaş çevreleri tarafından belirtiler fark edildiğinde hastanın hekime başvurmasının sağlanması gerekmektedir.

 

Bir yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir